Kaptanın Seyir Defteri "Anjelique D "



24.11.2016

3 aylık bir tatil periyodu üzerine bugün yine daha önceki şirketimin bir diğer gemisi olan Anjelique D gemisine katılmak üzere gece yarısı uçağı ile şangaya seyahat edeceğim, oradan da araba ile nantong şehrine gideceğiz. Gemi bir önceki çalıştığım Veronique d ile aynı özelliklere ve yapıya sahip sadece isim değişikliği mevcut dolayısıyla yabancılık çekmeyeceğim, gemide ki 4. Kaptanın eşi erken doğum yapacağı için apar topar gemiden ayrılmış dolayısıyla devir teslim şansım olmayacak ama neyse ki gerek şirket prosedürlerine gerekse gemiye aşina olduğum.için çok da problem olmayacak, açıkcası ayrılan 4. Kaptan şanslı ki limanda böyle bir durumla karşılaştı seyir de olsa
çocuğunun doğumunu kaçırmış olacaktı, maalesef böyle bir meslek denizcilik... 25 kasım günü akşam üzeri saatlerinde şangaya vardıktan sonra nantonga 4 saatlik bir yolculuk üzerine vardık ve meslek hayatımda ilk defa gemiye katılmadan bir gece öncesinde otelde kalma fırsatım oldu sebebi ise gümrük memurlarının belli bir saatten sonra işlem yapmıyor olmaları dolayısıyla sabah erkenden gümrük ofisine gittik ve ülkeden çıkışlarımız yapıldıktan sonra tersane yolunu tuttuk.
 Gemide bir önceki gemide beraber çalıştığım kaptan baş mühendis, 3. mühendis ve elektrik zabiti olduğu için ortama adaptasyon konusunda pek sıkıntı çekmedim, fakat başka şartlarda olsa gemiye ilk katılış ve o ilk 1 aylık süreç oldukça zordur.
14 günlük tersane maceramız oldukça yorucu geçti, ki ben katıldığımda asıl zor kısmı bitmişti geceleri fazla operasyon olmadığından ve gündüzleri ikinci kaptanın 3. Kaptana ve bana ihtiyacı olduğundan 1 gece o 1 gece ben ayakta kalıyorduk dolayısıyla 2 günde bir 24 saat ayakta kalmış oluyorduk. 3 ay boyunca yatıp bir anda böyle bir tempoya girmek normal şartlarda insanı tepetaklak etse de bünyem artık alışmış olacak ki pek zorluk çekmedim ama yine de 24 saatinizi ayakta ve kendinize vakit ayıramadan harcamak gerçekten can sıkıcı oluyor. Şirketimiz maalesef her zaman ki gibi daha gemi tersaneye girmeden kira anlaşması yaptığı için yüke yetiştirme çabaları tam gaz sürüyor gereksiz bir acelecilik ve özensiz işçilik maalesef harcanan paraları israf etmekten başka bir şey değil... neyse ki planlanan zamana gemi yetişiyor ve kore’ye doğru 8 aralık sabahı yola çıkıyoruz buradan 2 gün mesafede olan kore’nin donghae limanından çimentonun bir çeşidi oldukça pis bir yük olan clinker yükleyip singapur üzerinden angola’nın luanda limanına götüreceğiz... kalkışımıza müteakip ilk gece hava her ne kadar iyi olsa da 9 aralık sabahı yine sert denizlere gözümü açtım... ben gelene kadar 3 aydır en ufak sallantı görmemiş gemi maalesef ben geldikten sonra yine sallantıya kavuşuyor artık bunu tamamen kendime mal etmeye ve suçlamaya başladım nedense yakamı bırakmayan bir kabus oldu bu sert denizler... bu kontrat daha sakin ve huzurlu geçirmeyi umuyor ve diliyorum. 10 aralık günü öğle saatlerinde koreye geldik ve demirledik
, ertesi gün her zaman ki gibi normal saatler yerine gece vakti bizi limana aldılar. Önce karantina zabitleri gemiye geldi ve hepimizin ateşini ölçtüler her hangi bir salgın hastalık ihtimaline karşın yapıyorlar bunları ertesi gün ise yani 12 aralık akşam üzeri acenta gemiye gelip kaptanın tutuklanacağını söyledi ne yazık ki 2 yıl önce kaptanın bu limanda gemi kasasından yaptığı ödemenin bir kısmı sahte para çıkmış tabiki bu bilinçli yapılmış bir şey değil bugün çıplak göz ile paranın sahte olup olmadığını anlamak pek mümkün değil fakat bunu tabiki emniyet güçlerine izah etmek o kadar kolay değil... bugün 13aralık ve kaptanımız ifadesi alınmak üzere korenin 6 saat uzaklıkta ki başka bir şehrine götürüldü umuyoruz yarın sabah verdiği ifade sonucunda suçsuzluğu ortaya çıkar ve sorunsuzca gemiye geri dönebilir... her ne kadar kendimi tutmaya çabalasam da daha şimdiden gün saymaya başladım ve 150 günden geriye 130 gün kaldı geriye baktığınız da her ne kadar zaman hızlı geçiyor gibi görünse  ileriye baktığınız da sanki hiç geçmeyecekmiş gibi duruyor...

Her zamakinden daha sabırsız olduğum bu kontratım umarım çabucak biter ve evime dönebilirim.

13 aralık 2016 saat 20.50


21 aralık 2016 saat 23.21

Korede kaptanımızın sorgusu ardından suçsuz bulunmuş ve salıverilmişti her ne kadar soruşturma devam edecek olsa da artık bizi bağlayan bir etken yoktu. Çimento klinker yükü yüklediğimiz için yağmur ve sert rüzgarda yükleme yapılmıyordu eh buranın da kış mevsimi olduğunu düşünürsek yükleme 1.5 gün boyunca durdu ve bu bizi 1.5 gün daha limanda tutmaya yaradı, böylelikle hayatımda ilk kez yabancı bir ülke de daha doğrusu gemide kar yağışına şahit oldum hatta kar topu savaşı bile yaptık. Kore'de iki gece dışarı çıkma fırsatım oldu hava buz gibi olsa da gemiden bir kaç saatliğine uzaklaşmak her zaman iyidir seferin uzunluğu ve gideceğimiz limanın afrika limanı olması sebebiyle uzun bir süre dışarı çıkamayacağımı da hesaba katarak hava soğukluğuna ve 25 dakikalık yürüme mesafesinde olan liman kapısına aldırış etmeden dışarı çıktım... tipik bir kuzey kasabası sessiz sakin ve kadıköy'ün çeyreği büyüklükte bir yer düşünebilirsiniz. Ayın 15i akşam saatlerinde koreden 4metrelik swellerin kabarttığı kuzey pasifikte güneye inmeye başladık sallantılı geçen gece ertesi gün yerini sakin denizlere bıraktı fakat tayvan boğazına kadar muazzam bir balıkçı trafiği vardı ve sanıyorum binlerce balıkçı geçtik bir o kadar da şamandıra oldukça yorucu bir hafta oldu hepimiz açısıdan fakat tayvandan sonra şu ana dek sakin olan trafik singapura yaklaştıkça tekrar artmaya başladı artık bundan sonra singapur ve malacca boğazın geçene kadar oldukça yoğun trafikte seyredeceğiz. 4 gün sonra bir aksilik olmaz ise singapurdayız orada görüşmek üzere J



Bolca balıkçı, şamandıra ve gemi trafiği derken, güneşli bir 25 aralık sabahı singapura vardık, demiri ben attım, köprüstünde olmaktansa manevrada yer almayı her zaman daha çok sevmişimdir. Yakıt ve kumanya alımı derken akşam olmuş ve gece yine demiri benim almam ile birlikte yola koyulduk, her ne kadar her şey yolunda gözükse de olabilecek en kötü şeylerden biri oldu ne yazık ki 26 aralık sabahı öğle yemeğinden sonra, çayımı ve sigaramı alıp salona geçtim bütün zabit kadrosu olarak oradaydık, fakat salonda bir eksiklik vardı, ps4... Çinden güçlükle bulup satın aldığımız 15 günlük pS4’ümüz yerinde yoktu, önce birbimizden şüphelenip bunun kotu bir şaka olduğunu düşünsekte maalesef çalınmıştı... gemide ki tek lüksümüz ve eğlence kaynağımız ne yazık ki gitmişti hepimiz oldukca üzülmüş ve sinirliydik ama yapabileceğimiz hiç bir şey yoktu işin kötüsü 1 aylık yolumuz vardı ve bizi oyalayabilen tek şey o ps4'dü bugün 30 aralık hint okyanusundayız ve daha 21 gün yolumuz var.

Angola'ya Hafta kala...

Bilenler bilir bilmeyenler için, Ümit burnu Afrika kıtasının güneyde ki en uç noktasıdır, buraya neden ümit burnu dendiği hakkında hiç bir zaman anlam verememişimdir, aksine adı kaos burnu fırtına burnu falan olmalıydı bana sorarsanız. Burası her daim değişken ve sert hava koşullarıyla meşhur bir burundur, geçiş hızınıza bağlı olarak 1,5 gün ila 2 gün arasında değişir, ve bu 1.5- 2 günlük süre zarfında neyle karşılaşacağınızın hiç bir zaman garantisi olmaz, ayrıca dünya da ancak bir kaç bölgede gerçekleşen korkunç dalga (20-32 metre) burada gerçekleşmekte, bir korkunç dalgaya yakalanmanız piyango tutturmanıza eş değer olsa da bunun dışında bir de anormal dalgalara ev sahipliği yapar ki bana göre korkunç dalgadan çok daha ürkütücüdür, kuzeyden gelen agulhas akıntısı arkasından esen kuzeyli rüzgar ve güney batıdan gelen büyük ölü dalgalar birbiriyle çarpışırken kuzeyde ki hava agulhas akıntısını iyice kuvvetlendirip aniden güney batı yönünde esmeye başlayınca devasa dalgalar ortaya çıkıyor, bununla ilgili geçmiş yıllarda ki video kaydımızı izleyebilirsiniz, sanıyorum batmaya en yaklaştığım tek an o gündü diyebilirim. Eğer sakin günlerinde yakalarsanız muazzam bir seyir zevki vardır ümit burnunun, çarşaf gibi deniz masmavi yakamozlar devasa dolunaylar, gece gök kuşağı ve balinalar!
yüzlerce balinadan söz ediyorum! Şansımıza siklon mevsiminde hint okyanusunu sorunsuz geçip ümit burnuna yaklaştığımız günlerde gelen korkunç dalga alarmıyla daha güneye inip ufak bir rota değişikliğiyle ümit burnunu geçtik, hava yalnızca bir kaç saat sert estikten sonra sakinledi ve geçişimizin kalanı neyse ki çarşaf gibiydi, ümit burnunu döndükten sonra kuzeye yükselip angolaya tırmanışa geçtik, fok balıklarıyla selamlaşa selamlaşa bazen kıçtan gelen sert hava ve ölü dalgaların eşliğinde bazen çarşaf gibi bir hafta boyunca tırmandık ve luandaya vardık, dünyanın en zengin şehirlerinden birine gelmiştik fakat yanaştığımız yer karadan 1.5 mil açıkta bir platformdu... yaşadığımız hayal kırıklığını anlatamam, rıhtım güneyden gelen bilimum ölü dalgalara açık olduğu için tahliye süresince diken üstündeydik, halatlar can çekişiyorlardı... Yağmurlar sebebiyle yaklaşık 10 gün süren tahliye boyunca dışarı çıkamadık, 3 gb internete 50 dolar verip oturduğumuz yerde oturduk. İyi tarafı ise liman o kadar leşti ki kimse gemiye gelmiyordu. Dolayısıyla rahat bir operasyon oldu diyebilirim. Tahliyenin bitmesiyle birlikte brezilyaya doğru karşı kıyıya seyretmeye başladık, 10 günlük mesafede ki Brezilyanın en kuzeyine Vila do Conde'ye seyrederken gemiciler ve 2. kaptan 10 gün boyunca gece gündüz fazla mesainin dibine vura vura
ambardan çıkamadılar, tabi 2. ve 3. zabit olarak bizler de vardiyadan çıkamadık. Atlantik denizinden amazon nehrine girip pilot almadan limanın ağzına kadar seyrettikten sonra bir kaç gün demirde kalıp limana yanaştık, burada da
dışarı çıkış mümkün değildi, ufak bir kasabası vardı çıkanlar oralara gittiler fakat çektikleri fotoğrafları gördükten sonra çıkmamakla iyi yaptığımı anlamıştım. Buradan Alumina yükledik ve istikamet Norveçti, Kış mevsiminin ortasında Kuzey atlantik geçecektik? Beni motive eden 2 şey vardı birincisi kaptanımızın tecrübesine duyduğum güven ve norveçten sonra Türkiyeye gidecek olma olasılığı...

Şansımıza Kuzey atlantik kış mevsiminde ne kadar sakin olabilirse o kadar sakin hava da geçtik... Ya fırtına önümüzde kopuyor ya da bizim geçtiğimiz denizleri vuruyordu ama biz hep o arada ki ince boşlukta sakin denizlerde seyrediyorduk, Nihayet birleşik krallığın kuzeyinden dönmüş ve baltığın kuzeyi norveç denizinde seyrediyorduk, limana 1 gün kala kafadan şiddetli bir havanın içersinde bulduk kendimizi ve atlantikte yemediğimiz havayı burada yedik, neyse ki sağ salim ilk limana varmıştık, ilk liman diyorum çünkü tahliyeyi 2 ayrı limanda yapacaktık, bir kısmı burada diğeri de 6 saatlik mesafede ki hüsnes limanında. Oldukça heyecanlıydım Norveç dünya üzerinde en çok görmek istediğim sayılı ülkeler arasındaydı. ilk limanda her ne kadar dışarı çıkma fırsatım olmasa da ikinci limanda nihayet dışarı çıkmıştım, sizler o sıralar hollandadan sınırdışı edilen Türk bakalnlarını izliyordunuz tvlerde. Bir akşam norveçte bir barda yerel biralarından tadarken ben de maalesef bu talihsiz olayı norveç televizyonlarından izlemek zorunda kalmıştım. Viking rüyamın gerçekleşmesinin ardından gece vakti norveçe veda ettik sonra ki limanımız yine bir avrupa ülkesi olan Litvanyaydı. Gece batıdan gelen ölü dalgalar ve sert rüzgar yüzünden bir türlü uyuyamamıştım, pilotla birlikte seyir yapıyorduk, sabah bir kaç saatlik uyku üzerine uyanıp vardiyaya çıktığımda gece bir aralar 32 derece yalpa yaptığımızı fark ettim, ölü dalgalar deli gibi gemiyi sallamaya devam ediyordu, akşam üzerine kadar çalkalanmaya devam ettikten sonra tekrar denizler sakinlemişti. 2 gün süren baltık geçişimiz sonrası litvanyaya vardık, gördüğüm en temiz limanlardan biriydi, hurda yükleyecek olmamıza rağmen liman adeta bal dök yala kıvamındaydı... Dışarı çıkma gibi bi düşüncem olmasa da ilk gece çıkanlardan gelen geri bildirimler doğrultusunda dayanamayıp ertesi gün çıkmaya karar verdim. İlk çıkışımın üzerine bir hafta boyunca her gün akşam 8de çıkıyor gece 3-4 gibi dönüyor sabah 8e kadar uyuyor ve akşam 8e kadar vardiya da kalıp tekrar dışarı çıkıyordum, Gerçekten keyif aldığım ender limanlardan biriydi. Taksiciler tarafından Türk olduğumuz için gerek hükümete gerek bizlere yönelik saldırıları haricinde genel olarak denizci dostu bir liman şehri klaipeda. Hurda yükümüzü yükledikten sonra tekrar baltık denizinde seyretmeye koyulduk ve istikametimiz Türkiyeydi, Ve daha da güzeli derincede gemiden ayrılacak olmamdı. 20 küsür gün boyunca denizlerimiz sakindi, zaman zaman hafif şiddette essede akdenizi genel olarak rahat ve sakin geçtik, eskihisar mevkiisinde 1 haftalık demirde bekleme süreci üzerine limana yanaştık ve aynı günün akşamı gemiden ayrılıp 5 ay üzerine evimin yolunu tuttum. Her ne kadar yine bu son parolasıyla yola çıkmış olsam da planladığım tarihten 1 ay erken ayrılınca askerlik işim yüzünden tekrar sefere çıkmak zorunda kalacaktım...

Bir sonra ki sefer de görüşmek dileğiyle, desteğiniz için paylaşın youtube kanalımda vakit geçirin ve en önemlisi, sağlıcakla kalın... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaptanın Seyir Defteri "Eleanor D" Bölüm 1

Aileler Gemide!!!

Son Sefer Üzerine 1 yıl.