Kısa Kısa

Denizcilik...

Nasıl başlasam bilmiyorum ama lanet ederek yazıyorum!
Öyle bir meslek ki bu, Tanrı ile bir sorununuz varsa çözersiniz, inanmıyorsanız inanırsınız, inanıyorsanız da yanlış şeye, yanlış şekillerde inandığınızı anlarsınız. Gereğinden fazla olgunlaşır, sessizleşirsiniz, eskisi kadar gülmez, insanları sürekli gözlemler ve hareketlerinden tiksinirsiniz. Bu en yakın dostunuz hatta anne babanız dahi olabilir. Her şey gözünüze batar ve istemsizce insanları düzeltmeye çalışırsınız, çalıştıkça yorulursunuz, ve insanlardan uzaklaşırsınız. Bir süre sonra görürsünüz ki gittikçe yalnızlaşıyorsunuz. 
Günde 8 saat hiç bir şey yapmadan öylece ufka bakar ve düşünürsünüz, sorgularsınız, ölçüp tartarsınız, araya hayaller girer ve hemen kafanızdan uzaklaştırırsınız. Hayaller bir denizcinin en büyük düşmanıdır, hiç tanımadığınız insanlarla sevseniz de sevmeseniz de aylara aynı ortamı paylaşırsınız. Kimi sama üstünüz son derece karaktersiz ve egoist olabilir, eyvallah diyip işinizi yapmak zorundasınız. Denizcilik zorunluluk mesleğidir, hiç bir şeyden haz alarak yapmazsınız, ve en kötüsü sizi bu ortamdan uzaklaştırabilecek hiç bir şey yoktur.
Gün saymaya başlarsınız, bu namluyu şakağınıza dayadığınız ve cesareti beklediğiniz andır, boş bulduğunuz o kısacık saatlerde tek yaptığınız şey hemen yatağa uzanmak ve uyumak olur, arada bir telefonunuz çeker, paranın hesabını yapmadan sevdiklerinize ulaşabilmek adına gemide en iyi çeken noktayı bulabilmek için dört dönersiniz. Öyle tatlıdır ki o anlar, doyamazsınız. Daha pek çok şey yazabilirim ama uyumam gerek :) zamanı çabucak ileri sarmalı ve bir günü daha geride bırakmalıyım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaptanın Seyir Defteri "Eleanor D" Bölüm 1

Aileler Gemide!!!

Son Sefer Üzerine 1 yıl.